Geçenlerde amaçsızca televizyon kanalları arasında dolaşırken TurkMax'te Hülya Avşar'ın programında Esmeray isimli bir konuğa denk geldim. Beyoğlu'nda "Cadının Bohçası" isimli bir stand-up show yapan, Kürt kökenli bir transeksüeldi. Oldukça sakin bir tavırla yer yer önyargıyla şekillenmiş, tedirgin sorulara cevaplar veriyordu. Eskiden seks işçiligi yapmıştı. Hülya Avşar'ın, travesti/transeksüellerle birlikte olan erkeklerin eylemini "sapıkça" addetmesine karşın "biz müşterilerimize bu şekilde bakmıyoruz" dedi. Seks işçiliğinin çarpık yapısı, sadece travestiler için değil, kadınları da ilgilendiren bir mevzuydu.
Bu anlamda arada pek bir fark yoktu çünkü sorun bir ataerkillik sorunuydu. Esmaray, seks işçiliğini bırakmasının nedeninin
"ahlaki bir karşıkoyuş" değil, bu durumun ona dayatılmasına karşı koyuş olduğunu belirttiğinde "helal olsun" dedim içimden.
Ekranda cinsiyet rollerinin tartışılması ve bir transeksüelin piksellenmiş gögüslerini açıp "bunu mu istiyorsunuz"diye ekrana bağırdığı haber kanalları dışında görünür hale gelmesi "birşeyler düzelebilir belki de" iyimserliğine kapılmama neden olmuştu.
Esmeray'la bir iki mailleştik, daha sonra başka bir transeksüel arkadaşımın arkadaşı olduğunu ögrendim.
İyimserliğim, gazetelerde Esmeray'ın ne şekilde tartaklandığını görene kadar sürdü elbet. esmeray başına gelenleri şöyle anlatmış:
"Saat 21:00'de Tarlabaşı'ndaki evime gidiyordum. Evimin olduğu yerde polis ekibi oluyor. Bu kez onların arasından geçerken birisi arkamdan 'dur' diye bağırdı. Durdum, kimlik istedi."
Esmeray polisin onu tanıdığını, "malum, bilinen şahıslardan kimlik istenmeyeceğini" bildiğini söyleyerek şaşırdığını aktardı:
"'Beni tanıyorsunuz' dedim, oralı olmadılar. Kimliği verdim. Çantama bakmak istediğini söyledi. 'Asla' dedim, beni arabaların arasında tartaklamaya başladılar, yakamdan tutup silkelediler, darbe aldım, küfür ettiler. Zorla çantamı alıp içindekileri yere boşalttılar. Eşyalarım etrafa saçıldı. Yaptıklarının suç olduğunu söyledim. 'İstediğin yere şikayet et, yetki bizde, sen bizi nasıl tehdit edersin' dediler."
Zafer Üskül'ün, KAOS GL'nin "homofobiye karşı buluşma" toplantısına katıldıktan sonra yaşanan memnuniyetsiz homurtular, Anayasa değişikliği sırasında eşcinsellerin gene yok sayılması da bu çirkin şiddet eylemlerinin politik dayanakları.
14 yorum:
Mecliste çoğunluk sahibi olan AKP ve muhafazakar basının özgürlük ve haklar konusunda pragmatik olduğu bir sır değil. Maalesef bu konuda en dezavantajlı kesim lgt'ler.
Muhafazakar kesimin toplumsal mühendislik projelerinde yok edilmesi gereken hastalıklılar olarak görülüyorlar. Statüko devam edecek, yani emniyetin ve devletin lgt'lere bakışı.
Muhafazakar-liberallerin de özgürlük anlayışlarına, söylemlerine itibar etmemek lazım. DD sitesi mesela sigara yasağını büyük bir sevinçle karşılamış gibi görünüyor. Sigara yasağını ilk getirenin Hitler olduğunu bilmiyor olmamlılar.
Bu arada DD'deki yorumlarınızı keyifle okuyorum. Başlarda az donanımlı gibi gelmişti ama öyle değilmiş.
Selam,
Sigara yasagini ilk getirenin Hitler oldugunu bilmiyordum. Gerçi hiç sasirtici degil.
Yarin alkol yasagi da olsa eminim sevinçle karsilayip, mantikli bir açiklama getiren bir sürü insan olacaktir.
Muhafakar-liberallerin özgürlük anlayısına itibar etmeme konusuna katiliyorum:)
Bu yasağı Hitler'in getirmesi, bu yasağın yanlış olduğu manasına mı geliyor=)
Yok o anlama gelmiyor,yasakların başka yasakları kanıksattığına işaret ediyor.
Kapalı yerlerde sigara içmeyenlerin korunması doğrudur. Eski sistem bunu sağlıyordu zaten.Şimdi kapalı alanlarda sigara yasaklandığı gibi bazı kurumlarda sigara satışı da yasak. Bu da takdir edilir ki serbest piyasaya ters bir durum. Sigara zararsız bir yasak. Aynı gerekçelerle alkol de yasaklanabilir.Sonra başka yasaklar...
Ben kendi adıma söylüyorum, benim sigara içmememin yasaktan önce de hiç bir sigara içmeyene zararı yoktu.
Şimdi sigara sokaklarda yasaklansın havayı kirletiyor diyen işgüzarlar çıktı.
Benim sigara içmemin olacaktı.
Deniz bey,
bazı koşullar altında serbest piyasaya müdahale etmek gerekebilir.
Bunun dışında sigara içenlere hizmet veren kapalı mekanlarında olması gerektiğini düşünüyorum. VE/yine bunun yanında açık alanda da, diyelim sigara içmeyen bir kişinin X metre yakınında içilmesi yasaklanabilir.
Eksikler var; ama sigara kullanmayan ve o berbat kokudan nefret eden biri olarak yasağı olumlu karşılıyorum.
Ben de bazı yasakları olumlu karşılamaya başlayacağım.
Ali Bayramoğlu bu duyuruyu yayımladı ve cumartesi günkü yürüyüşü haber vererek bu organizasyonun, Genç Sivillerin organizasyonu olduğunu söyledi. Ona bir düzeltme gelmiş ve özellikle okumalısınız:
“70 milyon adım yürüyüşünü sadece genç siviller düzenlemiyor. İşin başından beri Küresel Eylem Grubu ile Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De de işin içinde. Destekçiler arasına Lambda da katıldı ki eşcinsellerin katılımı bence çok önemli. Yani bunu sadece genç sivillerin işi olarak sunmak, aslında arkasındaki daha renkli zemini yok saymak pek doğru değil, grup içinde de sorun çıkarır belki. Şimdilik mevcut destekçiler şunlar: Küresel Eylem Grubu, Genç Siviller, MAZLUM-DER, DTP, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De, DSİP, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı, SDP, Sosyalist Parti Girişimi, Barış Meclisi Aktivistleri, LAMBDA Aktivistleri, Siyasal Ufuk Hareketi…”
DD'ye de yazdım ama diğer yorum başlığında artık yazmayacağım demişsiniz, görmezseniz diye buraya da ekliyorum, bu konudaki hassasiyetinizi bildiğim için haber vermek istedim.Ben henüz gidip gitmeme kararı veremedim, bu tarz şeylerden korkarım da :(
Merhaba Suzan,
DD'den bir kaç kişi tanıdıysam bile bana yeter:)
Başka yorumlarınızı da bekliyorum:D
En azından katılımcıların çeşitliliği umut verici olmuş. Taksim'in 1 Mayıs gösterilerine kapalı olup, her türlü eyleme açık olması da ayrıca enterasan tabi.
Tuzla'daki eylemleri geşiştiren hatta göstermeyen muhafazakar basın, AKP'yi eleştirmeyen bu eylemleri eylemleri çarşaf çarşaf sunacak.
Şöyle de bakmak lazım olaya, öyle çeşitli bir grup ki bu -katılımcılara bakınız- bu bile bir şeylerin değişmesi için güzel bir başlangıç. Bir şeyler değişiyor, kolay olmayacak, ama tabu dediğimiz ve arkasına sığınarak başkalarını görmekten kaçındığımız dönemler artık bitmek üzere.
Her ne kadar benim yapım protesto yürüyüşleri için uygun olmasa da -bu ülkede bu yürüyüşler mutlaka bir ucundan şiddete dayanır ve şiddet beni daima ürkütür- belki zamanla içselleştirilen bu yürüyüşlerle ve onun güzeli ve doğruyu, güzel ve doğru tutumlarla ortaya koyduğu anlayışı yayılırsa,sanırım bu da bu ülke için bir ilk olacaktır. Optimist değilim ama biraz da ümit etmek istiyorum geleceğe dair.
Farklı bakış açıları geliştirebilmek de lazım, bu da şöyledir demeden ve bu bakış açıları için farklı kesimlerin bir araya gelmesi çok anlamlı, sanırım bu ülkede bu bir ilk, öyle değil mi?
evet iyimser olmak isterim ben de ama,
Genç Sivil'lerin sitesine baktım şöyle bir, "Lambda'nın yanındayız" tavrıyla, yayınladıkalrı bildiriye imza atmışlar. Tam "iyiymiş" diyordum ki erken sevindiğimi farkettim.
Derler ya şeytan ayrıntıda gizlidir, oldukça anlamlı olarak tepeye bir Salih Memecan karikatürü koymuşlar, üzerindeki tşörtlerde Youtube, Lambda ve DTP yazılı üç kişinin arkasına Tayyip Erdoğan gelip "kapatılacaklar sırası burası mı"diye soruyor.
Sanki Lambda'nın kapatılmasında AKP'nin hiç rolü yokmuş gibi, anayasaya cinsel yönelim ibaresi konulması istendiğinde aynı AKP değil miydi
"gaylerin istediklerini verecek değiliz ya"diyen.
Lambda'nın kapatılma nedeni, dernek tüzüğünün kanuna ve ahlaka aykırı olması, bu ikiyüzlülük değil de ne?
Şu halde değişen nedir hedef kaydırma değil mi bu, Lambda'yı da Ergenekoncular kapattı youtube'u da, ne darbe ne AKP deme hakkımı kullanıyorum.
En büyük eksiğimiz sosyal-demokrat bir parti. Bu oluşum olmadığı sürece de, bu ülkede malesef hep aynı şeyleri tartışıyor olacağız. Daha önceki bir tartışmada da hatırlatmıştım ya, gerçekten özgürlükler alanında farklı özgürlükleri savunan ve bunu gerçekleştiren partiler olsa, konuşulan şeyler farklı olurdu.
AKP'nin muhalefete ihtiyacı var, yaptığı hataları gösteren ve daha iyisini öneren bir partiye. Benim AKP'nin her yaptığını onayladığımı sakın düşünmeyim, ama onun yerine konacak bir partiyi de göremiyorum henüz. CHP mi, ya MHP! DTP'yi demiyorum bile çünkü onlar da kapatma tehditi altındalar.Ve bugünkü kapatma davasını da düşününce, tahammül edemiyorum. Bari gerçek bir sebep koysalar ortaya.
Bu ülkenin gerçek sosyal-demokratlara ihtiyacı var...
Sosyal demokrat parti demişken aklıma geldi, Kürtlerde Erdal İnönünün SHP'sine yönelik bir özlem görüyorum. Gerçekten böyle bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Kürt bölgelerinden sıfır çeken, Ulusalcılığa oynayıp MHPlileşen CHP, demokrasiyi rehdit etmekte ve laikliği yıpratmaktadır.
Baykal ve hatta CHP gitmelidir.
Damned Nationalism.
Yorum Gönder